Haklılık mı? Huzur mu? 

 

 geçmiş geçmişte kaldı....

 

Geçmiş...

 

Kâh mutlulukların, kâh acıların, bitmeyen öfkelerin sonu gelmez hikâyeleriyle dolu geçmişimiz.

 

Çoğu zaman geçmişin içinde kaybolduğumuzdan yaşayamadığımız bu günlerin acısını da geçmiş diye geleceğimizde yaşayacağız belki de. Mutlulukları çabuk unuttuğumuzdan acıları, öfkeleri derleyip toparlayıp süsleyip püsleyip yine yeniden en görünür yere koyacağız.

 

Öyle ya görünmeli onlar her daim.

 

Unutmamalıyız.

 

Unutursak hatırlatan bir şeyler olmalı.

 

Hani o birlikte aldığınız mobilyalar atılmamalı.

 

O yüzüğü aldığınız gün aldatıldığınızı öğrendiğiniz gündü, o yüzük hep parmağınızda kalmalı. Her gün, her an orada olmalı.

 

Aldatılmanın acısı yüreğinizden beyninizden silinmemeli.

 

Karnının içindeki o ince sızıyı seviyor musun?

 

Gülüyorsun değil mi?

 

Acıyı kim sever?

 

Onca derin yara kapanırken vücudundan, beyninin en ücra köşesine saklanmış bir şey çıkar ortaya. Yüreğin tam da yaşaman için kanı pompalamaktan başka bir şey düşünmezken birden ritmi bozulur. Viraneye döner.  Nerede o huzurla çarpan yürek? Ne yaptılar ona?                                                           Of yeter...

 

Geçti bitti artık yürek. Nedir bu dengesizlik. Hadi kalk çık dışarı. Süslen püslen. Şöyle sessiz sakin bir müzik çalsın telefonundan. Vur kendini sahile. Dalgaların sesini dinle. Hayat devam ediyor ve sen maalesef hala bu hayattasın. Öyleyse bu hayatta kal. Ama sapasağlam dur. Kimseler anlamaz seni. Elele yürüyen amca ve teyzeye sevgiyle bak. Dua et içinden.

 

Sonra Yalnızlığının tadını çıkar. Sıcakta ellerini terleten bir el olmadığına şükret. Soğukta eldivenlerin sana yeter zaten.

 

Bırak kalbin normale dönsün.

 

çok denedin yüreğiyle seni ısıtmasını...

 

O işler öyle değil.

 

Bir bakmışsın ki yüreğini soğutmuş senin.

 

 Dizinin birinde bir sahnesinde kendini göreceksin belki de. Dizideki kadın rolü gereği ağlarken geçmişin o korkunç sahnesini yaşayacaksın tüm gerçeğiyle. Çaresizliğini bir kez daha göreceksin. Şimdilerde kendine hayıflandığın kararların nasıl içine düştüğünü.

 

Buraya kadar ne anladın?

 

Boşver.

 

Anlama. Öylesine bir kaç şey geldi parmaklarımın ucuna. Klavyeden döküldü ekrana. Eskiden kalemden kağıtlara dökülürdü.

 

Şimdi herşey değişti, tıpkı sen gibi.

 

Hayıflanmamalı insan. O günlerde yaşanılan her ne ise, o zamanki aklınla öyle çözdün. Artık bitti. Ömrünün bittiği gibi.

 

Haklıydın.

 

Fazla geçmişe bağlanma be güzelim. Aç müziğini, giy eşofmanını bırak kalbin müziğin temposuyla huzur içinde çalışsın...

 


Yorumlar

Popüler Yayınlar