Bizi huzura götürecek bir hayat felsefesi! Minimalizm.
Son zamanlarda hayatımdaki gereksiz fazlalıkların bana yaşattığı
yorgunlukların ardından dikkatimi fazlasıyla çeken minimalizm denen şeyi
düşünceyi anlamaya karar verdim. Okuduklarımdan öğrendiklerimi de en sade şekilde
sizlere aktarmak istedim.
Minimalizm’in Tükçe anlamı “sadecilik”. Kendi dilimizde kullanınca
bana çok yakın geldii doğrusu. Her şey derli toplu, yerli yerinde abartıya
kaçmadan ama tam tadında olması beni mükemmel rahatlatır. Şık ama sade
giyinmeyi, sade eşyalar, sade fakat bir o kadar da kaliteli insanlar, söylenecek
sözleri fazla süsleyip püslemeden içimden geldiğince konuşabilmek… Sade ama
kaliteli yaşamak benim mutluluğumdur. Zaman içinde farkında olmadan evimi,
çevremi, ruhumu ne kadar doldurmuşum. Bu kalabalık kâbusum oldu neredeyse son
zamanlarda. Lafı çok fazla uzatmadan şimdi öğrendiklerimi dilim döndüğünce
anlatayım.
Minimalizm
Minimalizm, tüketim çılgınlığının ve hep daha çoğuna sahip olma
isteğinin önüne geçecek bir yaşam tarzı! İnsanları deliler gibi alışveriş
yapmaktan alıkoyacak ve gerçek mutluluğun sadelikle birlikte gelen özgürlükte
olduğunu anlamalarını sağlayacak bir felsefe. Bizi çağın gereksiz
kalabalığından kurtaracak bir hayat felsefesi! Minimalist yaşam felsefesi!
Nereden çıktı bu minimalizm?
Aslında hep vardı minimalizm. Eskilerde alım
gücünün ve çeşitliliğin az olduğu dönemlerde yeteri kadar alış verişler
yapılır, eskiler tamir edilir, fazla eşyalar ihtiyacı olanlarla paylaşılırdı.
İletişim imkanları bu kadar yoktu bu yüzden az insan tanıma imkanı olurdu. Alım
gücünün artışı, ürün çeşitliliğinin artması, iletişim kanallarının çokluğu, elin eskilerine mi kaldık havasına
girilmesi nedenlerinden dolayı unutulup gitti sadecilik, sade yaşam felsefesi.
1960’lı yıllarında modern sanat ve
müzikte başlayıp bugüne kadar gelen bir
akım olarak kısaca tanımlanabilir minimalizm. Sadeliğin ve nesnelliğin ön
planda tutulduğu bu akım, her ne kadar bir sanat
akımı olarak ifade edilse de günümüzde bu kavram farklı boyutlar kazanmıştır. Hatta
yaşamın diğer alanlarında da kullanılmaya başlanmış, her geçen gün biraz daha
çok insanın dikkatini çeken bir yaşam felsefesi olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Bu akım, soyut dışavurumculuğun şekle ve duyguya verdiği aşırı
öneme karşı tepki göstermek için çıkış noktası olmuştur. Çünkü minimalizmde, nesnenin nesne olma özelliğine dikkat çekme
amacı güdülmektedir. İşte bu nedenle de görsel sanat alanındaki minimalist
sanatçılar daha çok heykel üzerine yoğunlaşmışlardır. Aynı şekilde, müzikte de
minimimalizm biçimciliğe karşı bir tepki olarak ortaya
çıkmıştır.
Sadeliğin ve yalınlığın öncelikli olduğu minimalist sanat akımı için
içeriği en aza indirgenmiş sanat ifadesi de kullanılmaktadır.
Alman düşünür Hegel: “Sade ama basit olmayan, yalın ama yavan olmayan
bir güzellik anlayışıdır.” İfadesini
kullanmıştır.
Günümüz popüler yaşam felsefelerinden biri haline gelen minimalizm
tıpkı sanatta olduğu gibi karmaşaya, gereksiz fazlalığa ve biçimciliğe karşı
bir tepki niteliğinde oluşmuştur. Son yıllarda
yaşanan gelişmeler, bizi kaldırabileceğimizden çok daha fazla
yükü sırtlanmaya, sahip olabileceğimizden çok daha fazlasını edinmeye çalışmaya
teşvik eder bir hal almıştır. Bu da yaşamlarımızın tıka basa dolması anlamına
gelmiştir. İşte tam da bu noktada; minimalist yaşam bize nefes aldıracak.
Minimalist olmak, minimalist insan! Evet, bunlar son zamanlarda sık sık karşımıza çıkan
kavramlar arasında! Minimalist olmak demek evimizdeki birkaç eşyayı atmak demek
değildir yalnızca. Aynı zamanda düşüncelerden, insanlardan, yaşam tarzından,
alışkanlıklardan, kısacası maddi-manevi bütün fazlalıklardan kurtulmak
gerekmektedir.
Evlerimizi tıka basa eşyalar, yiyecekler, kıyafetlerle
dolduruyoruz. Hatta aynı şekilde hayatlarımızı da gereksiz insanlarla! Zihnimizi
kurcalayan yersiz düşünceler, kısacası çokluğun getirdiği azlıkla kendimizi
mutsuz mu mutsuz ediyoruz.
Basitliğin ne kadar güzel, ne kadar huzur veren bir şey olduğunu
bilmiyoruz. İnsanın sadeleştikçe özgürleşebileceği gerçeğini göremiyoruz. Bizi
uçmaktan alıkoyan şeyin, sırtlandığımız ve inatla
hep daha fazlasını yüklenmeye çalıştığımız yük olduğunu bilmiyor gibi
davranıyoruz. Günümüzün reklam fırtınasına kapılıp alışverişlerde boğuluyoruz. Eskiden
ne kadar sade ama ne kadar mutlu olduğumuzu düşünüp için için sızlanıyoruz.
Günümüzün karmaşası içinde hayatımızdan şikayet ediyoruz. Tüketim odaklı yaşamımızdan ne kadar şikayet
etsek te kendimizi koparamıyoruz gereksiz kalabalıklardan.
Oysaki, geçmiş güzel günlerdeki iç huzurunu ve mutluluğunu yaşamak
mümkün! Tüketim odaklı yaşam biçiminin karşıtı olarak ifade
edilebilen minimalist yaşam felsefesi izinden giderek, her şeyin azıyla hayat
sürdürmeye çalışabiliriz. Abartının, israfın ve doyumsuzluğun olmadığı hayatlarda
yaşanan huzur, mutluluk, tatmin ve şükürle azalan mutluluğumuzu çoğaltabiliriz.
!
Nitekim doyumsuzluk, tüketim açlığı, ne kadar çoğuna sahip olunsa
da hep daha fazlasının istenmesi insanların bu yaşam tarzının önemini
anlamasını sağladı. Bugün farkındalığı yüksek olan ya da bir şeylerin ayrımına
varan pek çok kişi hayatına “minimalist” olarak
devam etmek için çaba sarf ediyor. Eğer siz de hayatın sizi yorduğunu
düşünüyor, bir şeylere yetişmek için bin parçaya bölünüyor, minimalist yaşamla
gelen mutlulukla tanışmak istiyorsanız, bunun için harekete geçmeniz
gerektiğini bilmelisiniz.
Neler Yapabiliriz?
Alışkanlıklarımız ve yaşam kalitemizden vazgeçmemiz bir anda
mümkün olamaz. Bu felsefeyi çok daha kolay benimseyebilmemiz için adımlarımızı
düşünerek, farkında olarak atmaya başlamalıyız. Öncelikle fazlalıklarımızı
düşünmeye başlayalım.
Evimizde hiç kullanmadığımız hatta kullanacağımız mümkün olmayan
eşyaları saklamak, temizlemek, düzenlemek için boş yere zaman ve para
harcamanıza ne gerek var? İşte bunun farkına varmalı ve hemen şimdi bütün
eşyalarınızı gözden geçirerek kökten temizlik yapmaya başlamalıyız. Böylelikle
fazlalıklarınızdan kurtulma aşamasında kıyamayıp da bir kenara ayırdığınız
eşyaların ne kadar gereksiz olduğunu anlayacaksınız. Ayrıca bundan sonra
yapacağınız alışverişlerde gereksinim duymayacağınız ürünlerden kaçınmayı
başaracaksınız.
Yani yeni bir şey aldığınızda bir diğerinden kurtulmanız
gerekiyor. Çünkü minimalizm felsefesinin kurallarından bir tanesi de bu! Gelen
bir şey, gitmesi gereken bir şey anlamına geliyor. İhtiyacı olan birisiyle
paylaşmak ya da onarılıp yeni bir şekle sokularak değerlendirebilmemiz de
mümkün. Giden fazlalıklarla beraber kötü hatıralardan kurtulursunuz. Çünkü her
ne kadar cansız olsalar da eşyaların üzerimizde yarattığı etkiler var. Fazlalıklardan
kurtulurken bunlardan da kurtulmuş olacağınız için kendinizi çok daha
hafiflemiş hissedersiniz.
Hayatınızda Daha Az Ama Kaliteli Olsun Her şey!
Henry Ford’un söylemiş olduğu “Ucuz mal alacak kadar zengin
değilim”sözüne inat aldığımız ürünler kısa zamanda bozulup, işe yaramadığında
bize yük oluyor. Oysaki kaliteli alsanız, hem gereksiz eşya kalabalığından
kurtulacak hem de paranızı boş yere harcamamış olacaksınız.
Gelelim zihnimize. zihninizdeki
ve ruhunuzdaki karmaşadan da kurtulmanız gerektiğini anlamalısınız. Bunun için düşüncelerinizi
gözden geçirmeli, sizi yormaktan başka bir işe yaramayanlardan
uzaklaşmalısınız. Zihninizi meşgul eden sorunlarınıza çözüm bulmalısınız. Zihninizi
gereksiz düşüncelerden bir bir ayrıştırmalısınız.
Hiç kimse mükemmel olmak zorunda değildir. Her işi dört dörtlük
yapmak, attığınız her adımda başarılı olmak, her yere yetişmek ya da herkesten
takdir görmek gibi zorunluluklarınız yok. Bırakın, konuşan konuşsun. Siz
kararınızdan eminseniz ve ne istediğinizi gerçekten biliyorsanız, başkalarının
ne düşündüğüne zerre kulak asmamalısınız.
Teknolojik aletlerle aranıza bir sınır koymalısınız. Onlardan
tamamen uzaklaşamasanız bile ihtiyacınız olduğu miktarda kullanmanız teknoloji
kullanımını kaliteli kılacaktır. Teknolojiyi kullanın ama onun size
hükmetmesine izin vermeyin.
Hayatınızdaki gereksiz fazlalıklar, kendinizi ve hayatı
sorgulamanıza fırsat vermiyor. Minimalist yaşam farkındalığınızı arttırarak ve
yaptığınız hataları görmek için daha çok uğraşacaksınız. Böylelikle de sizi
gerçekten mutlu eden şeyler ile omzunuza binen gereksiz yükler arasındaki
ayrımı yapmayı başaracaksınız.
Zamanınızı boş şeyler için harcamayın. Gereksiz insanlar için
kendinizi heba etmeyin. Silin atın hayatınızdan… İnanın çok rahatlayacaksınız
kaliteli insanlarla!
Hayatınızdaki gereksiz insanlardan kurtulduğunuzda, sizi sürekli
eleştiren, başarınızı çekemeyen, her şeyden şikayet eden, kısacası negatif
bakış açısıyla yaşam enerjinizi çalan insanlardan uzak durmayı öğrendiğinizde,
gerçekten değerli olan insanlar için vakit ayırmaya başlarsınız. Ayrıca
diğerlerinden kurtulduğunuz için omuzlarınızdan koca bir yük kalkmış gibi
hisseder, azlığın çokluğu ne demek net olarak görürsünüz.
İnsanlardan, düşüncelerden, eşyalardan, kısacası bütün
fazlalıklardan kurtulduğunuz için bin parçaya bölünmek zorunda kalmazsınız.
Çoğu kişinin yaptığı gibi zamanın hızına yetişememekten şikayet etmez, aslında
ne kadar çok zamanınız olduğunun farkına varırsınız. Hem kendinize hem de sevdiklerinize bol bol vakit ayırırsınız.
Hobilerinizle uğraşır, dışarı çıkıp yürüyüş yapar, tek başınıza kalıp düşünür
ya da faydalı olabilecek başka bir şeyler yaparsınız. Çünkü artık bol bol
vaktiniz vardır. Kendinizi zamanla yarışmak zorunda hissetmez, onunla uyum
içinde hareket etmenin özgürlüğünü yaşarsınız.
Minimalist yaşam, elinizdeki parayı ne kadar gereksiz şey için
harcadığınız gerçeğini görmenizi sağlayacak, finansal anlamda
özgürleşeceksiniz.
Çevreye çok daha az zarar vereceksiniz. Hiç kullanmayacağınız
eşyalar satın almayacak, çöpünüze attıklarınız konusunda çok daha bilinçli
davranacaksınız.
Az şeye sahip olduğunuzdan, daha az endişeleneceksiniz.
Gösteriş yapmanın, sürekli bir yarış halinde olmanın insana
mutsuzluktan başka bir şey vermeyeceği gerçeğini göreceksiniz.
Tüketmek yerine yeni şeyler üretmenin, yeni deneyimler kazanmanın
hayatınızı ne kadar değiştirdiğinin farkına varırsınız. Mesela; sevdiklerinizle
birlikte bir tatile çıkarsınız.
Sade mi sade olan evinizde temizliğinizi kolaylıkla bitirip bir
kahve ve bir kitapla huzuru yakalarsınız. Tüketim tuzağına düşmediğiniz için
kendinizi çok daha güçlü hisseder, dürtülerinizi kontrol edebilmenin keyfini
yaşayacaksınız.
Belki bu yaşam tarzınızla başkalarına da örnek olursunuz.
Annenize, babanıza, çocuğunuza, eşinize, dostunuza… Sadeleştirdiğiniz hayatınız
ile onların da dikkatini çeker, sırrınızı onlarla da paylaşırsınız. Sadeliğin
güzelliğini etrafınızdaki insanlara da anlatır, başkalarına örnek olmanın mutluluğunu yaşarsınız.
Çünkü ihtiyacınız olan her şeye sahip olmanın keyfini yaşarsanız.
Anı yaşamanın nasıl bir şey olduğunu öğrenir, sizi tüketen sorunlardan kurtulmanın üzerinizde yaratacağı o mükemmel
etkisini görürsünüz.
Minimalist yaşamın evde birkaç parça eşyayla yaşamak anlamına
gelmediğini fark eder, bunun gereksiz olan her şeyden kurtularak hayatı
gerçekten önem taşıyan şeylerle dolu dolu geçirmeyi ifade ettiğini anlarsınız.
Emin olun; sizi ağırlaştıran yüklerinizden kurtulduğunuzda çok
daha rahat nefes almaya başlayacak, gerçekten yaşadığınızı hissederek “azlık
nasıl çokluk olabiliyor” ta içinizde hissedeceksiniz. Ve şükredeceksiniz, şükretmenin tadına vara vara…
Tabii ki alışkanlıklardan kurtulup yeni alışkanlıklar kazanmak hepimiz
için zordur. Hemen değişmek mümkün olmayacak elbette. Neresinden başlarsak
kârdır deyip sadeleşelim derim.
Kaliteli, sade ve mutlu hayatlarda buluşmak ümidiyle…
Yorumlar
Yorum Gönder